KAMULAŞTIRMA DAVALARI VE EMSAL KARARLAR

Kamulaştırma(istimlak) devletin (idare) özel mülkiyet olan bir taşınmazın bir parçasının ya da tamamının devlet tarafından kullanılması için şahıstan değeri peşin ödenerek alınması demektir.

İdare kamulaştırma sonucunda tapuya şerh koydurarak o taşınmazda kamulaştırma işlemi yapıldığını belirtir.

İPTAL ETTİREBİLMEK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER:

Kamulaştırma işlemi bir “idari işlem” niteliğindedir. Anayasanın 125. Maddesine göre, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Dolayısıyla kamulaştırma işleminin iptali için de yargı yolu açık olup, bu işlemlere karşı dava açılabilmektedir.

DEVLETİN ÖNERDİĞİ ÜCRETİ KABUL ETMEZSEM NE OLUR?

İdarenin oluşturduğu kıymet takdir komisyonu kamulaştırılacak taşınmazın niteliklerine göre bir kıymet takdir eder. Yine idare tarafından oluşturulan uzlaşma komisyonu tarafından kamulaştırılacak taşınmazın sahibi davet edilerek kendisine takdir edilen tutardan düşük bir tutar önerilir. Uzlaşma komisyonunun, kıymet takdir komisyonunun belirlediği tutardan fazlasını teklif etmesi mümkün değildir. Taşınmazı kamulaştırılacak kişi bu tutarı kabul etmek zorunda değildir.

KAMULAŞTIRMA DAVASINDA BİLİNMESİ GEREKEN HUSUSLAR:

Kamulaştırma bedelinin kesinleşmesinden itibaren 5 yıl içerisinde, kamulaştırmayı yapan idarece kamulaştırılan taşınmazda hiçbir işlem yapılmaz ise, yani taşınmaz olduğu gibi bırakılırsa, mal sahibi ya da mirasçıları kamulaştırılan taşınmaz için ödenen bedeli aldıkları tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödeyerek geri alabilir. Taşınmazı geri alınabilmek için 5 yıllık sürenin dolmasından itibaren 1 yıl içerisinde gerekli işlemlerin yapılması gerekmektedir.

Yaşadığınız ve yaşayacağınız her türlü hukuki süreçte; alanında uzman ve profesyonel bir avukattan destek almak, bu süreci geçirecek kişilerin her zaman yararına olacaktır. Olası hak kayıplarının önüne geçmedeki en önemli husus budur. Kamulaştırma Kanunu kapsamında düzenlenen esaslara göre, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası kapsamında mahkemenin taşınmazın idare adına tescil edilmesine yönelik verdiği kararlar kesin olup; bu karara itiraz mümkün değildir. Ancak, kamulaştırma bedeline yönelik itirazlar istinaf ve temyiz kanun yoluna götürülebilir.

Kamulaştırma davalarında emsal kararlar çok fazla önem arz eder. Bu emsal kararlardan yola çıkarak fiyat artış talebinde bulunurken bir yol haritası çizilebilir.

Aşağıda göstereceğimiz emsal kararlar göz önünde bulundurulabilir:

İmar Uygulamasıyla Yeni Mülkiyet Durumu Belirlenmesi, Eski Kadastral

Kayıtların Esas Alınamaması; 3194/m.18

T.C. YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/17192

K. 1997/17770

T. 24.12.1997

ÖZET: Elatmanın önlenmesi davasının devamı sırasında, nizalı yerde imar parseli teşekkül

ettirilip tapuya da kaydettirildiği anlaşıldığı takdirde, artık eski kadastrol çap kayıtlarına

dayanılarak karar verilemez. İmarın belirlediği yeni mülkiyet durumunun esas alınması

gerekir.

DAVA: Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar

süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Dava, kadastrol çap kaydına göre açılmış elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.

Ne var ki, dosyaya getirtilen bilgi ve belgelerden çekişmeli yeri de kapsayan arazinin

eldeki davaya bakılmakta iken, imar şuyunlandırma (parselasyon) işlemine tabi

tutulduğu; imar parselinin teşekkül ettirildiği ve tapuya da kaydedildiği anlaşılmaktadır.

Sonradan ortaya çıkan yeni mülkiyet durumunun tarafların sıfatlarını etkileyeceği

kuşkusuzdur. Davadaki sıfat ise yargılamanın her aşamasında (temyiz aşaması dahil)

re’sen gözetilmesi zorunlu olan usuli bir kuraldır.

Hal böyle olunca; imarın belirlediği yeni mülkiyet durumu esas alınmak suretiyle

uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere kadastro çap kayıtlarına göre

değerlendirme yapılıp davanın reddedilmesi isabetsizdir.

SONUÇ: Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü

HUMK’nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene

geri verilmesine,24.12.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kamulaştırılan Kadastro Parseli İçin İmar Parselinin Esas Alınması; 3194/m.18;

2942/m.11/son

T.C. YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ

E. 1996/17892

K. 1997/23

T. 17.1.1997

ÖZET: İrtifak hakkına ilişkin kamulaştırmalarda, irtifak hakkının, taşınmazın konumunda

neden olacağı değer düşüklüğü kamulaştırma karşılığı olduğundan, mülkiyet

kamulaştırması gibi değer biçilemez.

Kamulaştırılan kadastro parseli için, imar parseli emsal alınırsa, yüzde otuzbeş düzenleme

ortaklık payı düşülerek rapor alınmalıdır.

DAVA: Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin artırılması davasından dolayı yapılan

yargılama sonunda, kamulaştırma bedelinin artırılmasına dair verilen hükmün Yargıtay’ca

incelenmesi davalı İdare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; dosyadaki

belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Mahkemece, iki kez bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, alınan raporlar ve

yapılan inceleme yeterli değildir. Şöyleki;

1- Kamulaştırma Kanununun 12/A maddesi uyarınca irtifak hakkına ilişkin

kamulaştırmalarda, irtifak hakkının taşınmazın konumunda neden olacağı değer

düşüklüğü, kamulaştırma karşılığını oluşturur. Birinci bilirkişi raporunda bu şekilde bir

2

inceleme yapılmadan enerji nakil hattının geçtiği bölge mülkiyet kamulaştırmasına tabi

tutulmuşcasına değer biçilmiş olması,

2- İkinci bilirkişi raporu, değer biçme yöntemi bakımından yasa hükümlerine uygundur.

Ancak;

Değerlendirmede emsal alınan taşınmaz imar parseli davaya konu taşınmaz ise kadastro

parseli olduğu halde yüzde otuzbeş düzenleme ortaklık payı düşülmeden taşınmazın

değerinin fazla belirlenmesi ve sonuç olarak da irtifak hakkı yönünden fazla karşılık

saptanması doğru değildir.

Belirtilen konularda her iki bilirkişi kurulundan da ek rapor alınması ve sonucuna göre

karar verilmesi gerektiği düşünülmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,

Doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Davalı İdare vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan

nedenle HUMK.nun 428 inci maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz

harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine,17.1.1997 gününde oybirliği ile karar

verildi.

Kamulaştırılan Kadastro Parseli Bedelinin Tesbitinde İmar Parselinin Emsal

Alınması; 3194/m.18/2; 2942/m.11

T.C. YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/5019

K. 1997/7741

T. 13.5.1997

ÖZET: Kamulaştırılan kadastro parseli için, değerlendirmede imar parseli esas alınmışsa,

% 35 imar düzenleme ortaklık payı düşülmelidir.

Fiili taksimde davacı payının, kamulaştırılan bölümde kaldığı belirlenmeden, taşınmazın

tamamındaki paya göre bedel artırımına karar verilemez.

DAVA: Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin artırılması davasından dolayı yapılan

yargılama sonunda, kamulaştırma bedelinin artırılmasına dair verilen hükmün Yargıtay’ca

incelenmesi davalı İdare vekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla;

dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Mahkemece bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Anılan raporlar değer biçme

yöntemi bakımından yasa hükümlerine uygundur. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal

karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;

1- Dava konusu taşınmaz kadastro parselidir. Değerlendirme sırasında emsal alınan

taşınmazlar imar parselidir. Emsal karşılaştırması sonunda tesbit edilen zemin bedelinden

% 35 imar düzenleme ortaklık payı düşülmemesi,

2- Kamulaştırma 1884 m2. üzerinden yapılmıştır. Tapu kaydına göre taşınmaz 6520 m2.

olup, bunun 150/6520’si davacıya aittir. Paydaşlar arasında fiili taksimin mevcut olduğu

ve davacının payının kamulaştırmaya konu 1884 m2.’lik bölümde kaldığı tesbit edilmeden

davacının taşınmazın tamamındaki payına göre hüküm kurulması,

Doğru görülmemiştir.

Davalı İdare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle

HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcın

istenildiğinde ödeyene geri verilmesine,13.5.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bilirkişi kurullarınca emsal olarak belirlenen emsallere ait satış tarihi, cinsi, satış sebebini

gösteren tapu kayıtları tapu sicil müdürlüğünden getirtilmeden inceleme yapılarak hüküm

kurulması,

3

Doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Davalı İdare vekilinin temyiz itirazı yerinde olduğundan, hükmün açıklanan

nedenlerle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince

(BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istendiğinde ödeyene geri

verilmesine,15.4.1996 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Kamulaştırma Bedelinin Artırılması Davasında Taşınmaz Değerinin Tesbitinde

Yapılacak İndirim; 3194/m.18; 2942/m.11; 818/m.13/2

T.C. YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/5215

K. 1997/7748

T. 13.5.1997

ÖZET: Kamulaştırılan taşınmaz uygulamalı imar içinde değilse ve bu alandaki emsaller

esas alınmışsa, % 35 imar düzenleme ortaklık payı indirilmeden artırım yapılamaz.

Birden fazla davacı için kamulaştırma işleminin kesinleşme tarihleri ayrı ayrı ise, faiz

başlangıcı da buna göre belirlenmelidir.

DAVA: Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin artırılması davasından dolayı yapılan

yargılama sonunda, kamulaştırma bedelinin artırılmasına dair verilen hükmün Yargıtay’ca

incelenmesi davalı İdare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; dosyadaki

belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Mahkemece bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Alınan raporlar değer biçme

yöntemi bakımından yasa hükümlerine uygundur. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal

karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;

1- Dava konusu taşınmaz uygulamalı imar planı içinde değildir. Değerlendirmede esas

alınan taşınmazların büyük bölümü imar parselidir. Bu itibarla, %35 imar düzenleme

ortaklık payı indirilmeden fazla artırma yapılması,

Kabule göre;

Davacılara kamulaştırma işlemi değişik tarihlerde tebliğ edilmiştir. Bu nedenle de her

davacı yönünden kamulaştırma işleminin kesinleşme ve bunun sonucu olarak da faiz

başlangıç tarihleri değişiktir. Davacılardan her birinin payı için artırılan miktarlar ve her

biri için faizin başlangıç tarihi belirtilmeden infazı mümkün olmayan şekilde hüküm

kurulması,

Doğru görülmemiştir.

Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve

peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine, 13.5.1997 gününde

oybirliğiyle karar verildi. değildir. İncelemenin buna göre yapılması gerekirken yazılı

şekilde taksim kararı verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK. nun 428.

maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının

temyiz edene iadesine, 16.1.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Blog Attachment
  • kamulastirma

Yazı Hakkında Yorumlar

Powered by themekiller.com anime4online.com animextoon.com apk4phone.com tengag.com moviekillers.com